Konuşma sesi bozuklukları (KSB) dil ve konuşma terapisi içerisindeki alanlardan biridir. Konuşma seslerinin edinilmesinde, üretilmesinde, anlaşılmasında, ayırt edilmesinde, sözcükleri oluşturma amaçlı kullanılmasında sorunlar olduğunda konuşma sesi bozukluğundan bahsedilebilir. KSB, dil ve konuşma terapistlerinin doğrudan müdahale ettikleri vaka grupları içerisinde en büyük kısmı oluşturur. Çünkü, KSB’nin toplumda görülme sıklığı diğer dil ve konuşma terapisi vaka gruplarından daha yüksektir. Benzeri şekilde, toplum tarafından da KSB en çok bilinen dil ve konuşma terapisi alanıdır, örneğin “/r/ sesini söyleyememe” en bilinen örneklerinden birisi olsa da bu örnek KSB alanının çok küçük bir kısmını oluşturur. KSB olan çocukların aileleri genelde “Söyledikleri anlaşılmıyor!” biçiminde sorunu tanımlamaktadırlar, bazen de “Konuşamıyor!” biçiminde bir tanımlama yapabilirler ancak burada dikkat edilmesi gereken çocuğun konuştuğu, konuşabildiği ancak söylediklerinin anlaşılmamasının, beklenildiği gibi konuşmamasının “konuşamama” olarak tanımlanmasıdır. Bu noktada şu açıklama gerekli olabilir: KSB, diğer dil ve konuşma terapisi alanlarından “çocukluk çağı dil bozuklukları” ile karıştırılabilmektedir. Çocukluk çağı dil bozukluklarında, ailelerin de bazen ifade ettiği gibi “konuşamama” gerçek anlamda olabilmektedir çünkü çocukların kelime bilgisi, kelimeleri eklerle birbirine bağlama bilgisi, cümle oluşturma bilgisi sorunlu olabilir.
KSB olan vakaların değerlendirmesi, tanılanması, terapisi dil ve konuşma terapistleri tarafından yapılır. Bu süreçte IPA (International Phonetic Alphabet) kullanılır. IPA, uluslararası fonetik alfabedir ve IPA sembolleri kullanılarak KSB olan kişilerin konuşma seslerini nasıl ürettikleri detaylı tanımlanabilmektedir. Değerlendirme sürecinde genellikle sesletim-sesbilgisi testleri kullanılmaktadır ve bu testlerle KSB olan kişinin hangi konuşma seslerini hangi ortamlarda (hece başı veya hece sonu gibi) üretmekte zorlandıkları belirlenmektedir. Değerlendirmede edinilen bilgiler daha sonra kişinin kendisine ve/veya bakıcılarına aktarılmaktadır. Değerlendirme ve tanılama süreci sonrasında terapi süreci başlamaktadır. Dil ve konuşma terapistleri çeşitli artikülasyon temelli veya fonoloji temelli terapi yaklaşımlarından kişiye uygun olanlarını seçerek KSB’ye müdahale etmektedirler. KSB terapileri, dil ve konuşma terapistleri tarafından yapılan terapilerin de büyük kısmını oluşturur.